Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Yöneticisi Nils Muižnieks ve Milletlerarası Af Örgütü Avrupa Kurulu üst seviye temsilcisi Rita Patricio, Avrupa’nın en üst insan hakları örgütü olan Avrupa Kurulu’nun toplantısı öncesi kaleme aldıkları yazıda, önderlere “Türkiye ile kabahat iştiraki son bulmalı” iletisi verdi.
Af Örgütü’nden yetkililer, Politico için kaleme aldıkları yazıda “Türkiye yetkilileri, Avrupa Kurulu üyeliğinin getirdiği temel insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmekte açıkça başarısız oluyor” denildi.
Yazıda, şu sözlere yer verildi:
“Uzun müddettir insan haklarında geriye yanlışsız giden, sivil topluma baskı yapan, Strazburg Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarını görmezden gelen ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen Türkiye olduğunda da hata paydaşlığı son bulmalı. Türkiye yetkilileri, Avrupa Kurulu üyeliğinin getirdiği temel insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmekte açıkça başarısız oluyor.
Zirve gündeminde yer alan hususlardan biri çarpıcı bir biçimde, 2022 ve 2019’da derhal hür bırakılması gerektiğine hükmeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına karşın 2017’den beri haksız yere cezaevinde tutulan fikir mahkumu ve insan hakları savunucusu Osman Kavala’nın durumu. Türkiye yetkilileri Kavala’yı özgür bırakmak yerine farklı davalarda gülünç suçlamalarla yargılayarak ömür uzunluğu mahpus cezasına mahkum etti ve bu yolla Türkiye’deki tüm insan hakları savunucularına caydırıcı bir bildiri iletti.
Çalışma arkadaşımız, Milletlerarası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nin eski başkanı Taner Kılıç bir yıldan uzun mühlet keyfi olarak cezaevinde tutuldu. Şu an cezaevinde değilse de insan hakları çalışmaları nedeniyle tutuklu yargılanmasını mahkum eden AİHM kararına karşın, geçen yıl Yargıtay tarafından mahkumiyetinin bozulmasının akabinde hâlâ terörle uğraş kapsamındaki suçlamalarla yeni bir soruşturma ihtimaliyle karşı karşıya bulunuyor.
Avrupa Konseyi’nin, üye devletlerin Kurul kurallarına hürmet göstermekteki başarısızlığını ele alma yolları güçlendirilmelidir. Mahkemenin yetkisine meydan okunması, bilhassa de Osman Kavala davasında olduğu üzere bir ihlal prosedürünün akabinde bağlayıcı bir karara hürmet gösterilmemesi başlı başına tepede ve yıllık bakanlar kurulu toplantılarında tartışılmalıdır.
Gözlemci kuruluşların ve İnsan Hakları Komiserinin ülkeleri izlemek, gerektiğinde kınamak ve hak ihlallerine ve süregelen cezasızlığa son vermeye çalışmak konusunda daimi davetiyeleri olmalıdır.” (DIŞ HABERLER)