İZMİR – İzmir 2’nci Bölge milletvekili adayı olarak gösterilen CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo yoksulluğun her yerde olduğu üzere İzmir özelinde de gitgide derinleştiğini belirterek, “Askıda Hayatlar isimli kitabımda da söylediğim üzere, kent yoksulluğu dediğimiz şey, çocukların, gençlerin, bayanların her şeyin var olduğu bir kentte, her şeye erişememe yoksunluğudur. Milletvekili olduğumda yapacağım çalışmalar tam da bu çizgide ilerleyecek, tüm insanların eşit fırsatlara, hayallere sahip olması için çalışacağım” dedi.
‘ERZURUM BİR AVUÇ BEŞERDEN İBARET DEĞİL’
Son günlerde yaşanan provokasyonlarla birlikte AK Parti’nin iktidarını yitirmemek için devreye sokacağı manipülasyonlar olabileceği konusunda yaygın bir kaygı hâkim. Siz bu bahiste neler söylemek istersiniz?
Daha geçen gün Erzurum’da önemli bir provokasyon yaşandı ama Türkiye’deki kaygı iklimini büyütmeye çalışanlara inat, sevgi ve müsamahayı yükseltmemiz gerektiğine inanıyorum. Beşerler çok şey yaşadı, hepimiz 2015’ten sonra olanları da gördük, bunun bir kere daha olmasına müsaade vermemeli ve bu seçimi birinci tıpta bitirmeliyiz.
Provokasyonun yaşandığı gün ben de tesadüfen Erzurumlu Derneklerle birlikteydim; dertleştik, sorguladık ve tahlil tekliflerimizi paylaştık. Erzurumlu arkadaşlar bu haberi aldıklarında çok üzüldüler ki şunu tekrar anlamak lazım: Erzurum bir avuç beşerden ibaret değil. Beşerler kutuplaştırmadan, ayrımcılıktan bıktı artık; herkes birlikte yaşayabileceği bir ülkenin hasretini çekiyor, özgür bir Türkiye istiyor. Bizleri birbirimize düşürmeye çalışanlara karşın birlikte olabileceğimiz bir Türkiye’ye hakikat ilerliyoruz. Biz işimize bakalım, sakin kalmaya, güzelleri çoğaltmaya 15 Mayıs sabahı özgür, kutuplaşmadan kurtulan, kimseyi ötekileştirmeyen huzur içinde bir Türkiye’ye uyanacağız. Ben İzmir 2’nci Bölgede yaptığım toplantılarda bugüne kadar AK Parti’ye yahut diğer partilere oy veren bayanlarla, ailelerle toplantılar yaptım. Bir odanın içinde özgürce konuşmayı özlemişiz bir de gülmeyi özlemiş beşerler. Hangi dünya görüşünden olursak olalım hangi partiye oy verirsek verelim gülmeyi unutmuşuz. Bayanlarla yaptığım her toplantının sonu inanın kahkahalarla bitti. Gülmek için oy vereceğiz 14 Mayıs’ta.
‘HİÇBİR KUSUR VE EKSİĞE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK’
Seçim güvenliği konusunda çok genel görüşler dışında önemli taahhütler göremiyoruz. Toplumda yaygın olan bu tasayı ekarte edecek, toplumu rahatlatacak bir stratejiniz var mı? Örneğin Millet İttifakı, sandıkta ve sonrasında oylara sahip çıkacağını ve bunu anlık olarak kamuoyu ile paylaşacağını söyleyebiliyor mu?
Önce İzmir genelinde yanıt vereyim: Herkesin içi rahat olsun, eksik olduğumuz bir yer yok. Her bölgede vazifeli hukukçularımız var. Bu seçime tek parti olarak girmiyoruz; ittifak kurduk, ortaklarımız var. Tam da bunun sayesinde Türkiye genelinde bir güvenlik açığının yaşanmayacağını biliyoruz. Dünden daha kalabalığız, 192 bin sandıkta misyon alacak bireyler, bilişim sorumluları ve avukat ekibimiz hazır. En ufak bir mümkün sorunda avukatlarımız direkt olarak sayım kademesine müdahale edebilecek. Hatta Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu seçime özel bir uygulama hazırladığını, bu uygulamanın üçüncü testinin de muvaffakiyetle sonuçlandığını biliyoruz. Bu uygulamada bilgileri karşılaştıracak okul bilişim sorumluların gönderdiği, ıslak imzalı tutanaklar üzerinden ilçelerin girdiği ve YSK’nın paylaştığı datalar olmak üzere üç datayı karşılaştıracak. Bu yolla en gerçek ve en muteber sonucu elde edeceğiz. Elhasıl daima birlikte el ele verip yeni bir Türkiye’ye yürüyoruz. Herkesin canına artık tak etti, hiçbir yanılgı ve eksiğe tahammülümüz yok, oylarımıza daima birlikte sahip çıkacağız.
‘KILIÇDAROĞLU BİRLİKTE HUZUR İÇİNDE YAŞANABİLECEĞİNİ GÖSTERDİ’
Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday ilan edilmesinin akabinde kamuoyu nezdinde giderek artan bir ivme dikkat çekiyor. Sizce bu ivme Kılıçdaroğlu’nun birinci tıpta cumhurbaşkanı olmasına yetecek mi?
Buna hem duygusal hem de rasyonel bir karşılığım var, evvel rasyonel olanı söyleyeyim: Matematik palavra söylemez. Yüzde elliyi geçeceğiz. Kılıçdaroğlu bu süreçte aslında olduğu kişiyi kitlelere daha fazla anlatmak için çok fırsat elde etti ve hepsini de muvaffakiyetle yaptı. Farklı siyasi partileri bir ortaya getirdi, birlikte çalışmaya, ortak bir maksat için hareket etmeye başladı. Umudu yeşertti, farklı ancak birlikte huzur içinde yaşanabileceğini gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun birinci çeşitte cumhurbaşkanı olmasına yetecek ivme de tam olarak bu birliktelik.
‘YOKSULLARIN SESİNİN MECLİS’TE DUYULMASI BENİM İÇİN ÖNEMLİ’
Uzun yıllar fakir semtlerde ve mahallelerde çalıştınız. Milletvekili olduğunuz takdirde bilhassa kent yoksulluğu konusunda ne üzere çalışmalarınız olacak?
Yoksulluk her yerde ve İzmir özelinde de gitgide derinleşiyor. Beşerler kiralarını ödeyemeyecek durumda. Yoksulluk insan hakları, çocuk hakları, bayan haklarını, yaşlı haklarının ihlali tıpkı vakitte. Bu durum, problemin hepimizi ilgilendirdiğini gösteriyor. Çocuk yoksulluğunun önüne geçmek ve bayanlarla, çocuklarla daha fazla çalışmak istiyorum. Temel isteklerimden bir tanesi de yoksulluğu önleyici siyasetlerle ilgili projeler yaparken bayanları ve çocukları da sürece dahil etmek. Yani gerçekleştirilecek projeyi orada yaşayan beşerlerle bir arada belirlemek. Projeleri, onlar ismine değil, onlarla bir arada yapmak istiyorum. Bayan, çocuk merkezlerinin mahallelerde daha fazla yaygınlaşmasını istiyorum. İktidar olduğumuzda belediyelerimizin imkanları artacak, kamu kurumları yani merkezi idare ve mahallî idare işbirliği halinde çalışacak.
Sevgili İzmir Büyükşehir Belediyesi Liderimiz Tunç Soyer’le görüştüm; birçok hususta görüş ve tekliflerimi söyledim. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Meslek Fabrikası, İzmir 95 projesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Liderimiz Ekrem İmamoğlu’nun İstihdam Ofisleri Projesi, Mersin Büyükşehir Belediyesi Lideri Sayın Vahap Seçer’in Halk Kent Projesi’nde çocuklar okul sonrası fiyatsız imtihanlara hazırlanıyor, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın köylere fiyatsız internet projesi ve benzeri toplumsal projeleri ve tabi ki Genel Liderimiz Kemal Kılıçdaroğlu’nun aileyi, bireyi insan onuruna yakışır biçimde hayatını sürdürmesini sağlayacağı Aile Takviyeleri Sigortası projesi tüm Türkiye’de ve İzmir de yaygınlaşacak. Yani bilhassa fakir mahallelerde her şeyin erişilebilir olması çok değerli. Bunlarla birlikte, fakirlerin sesinin mecliste duyulduğunun hissedilmesi benim için epey değerli. Gerçekleştirilecek projeleri de onlar yapacak, birlikte yapacağız.
Askıda Hayatlar isimli kitabımda da söylediğim üzere, kent yoksulluğu dediğimiz şey, çocukların, gençlerin, bayanların her şeyin var olduğu bir kentte, her şeye erişememe yoksunluğudur. Milletvekili olduğumda yapacağım çalışmalar tam da bu çizgide ilerleyecek, tüm insanların eşit fırsatlara, hayallere sahip olması için çalışacağım. Yeniden daha evvel aslında yaptığım Çimenev projesi yani fakir mahallelerde yaşayan çocukların okul terkini engellemek için çalışacağım. Çocuklar erken yaşta okulu bırakmak zorunda kalıyor, bazen maddi sebeplerle ancak bazen de toplumsal sebeplerle. Biliyorsunuz, yoksulluk tıpkı vakitte bir toplumsal dışlanma halidir. Hasebiyle yoksulluğunu yahut bu durumda okul terkini engellemek için gelir odaklı yaklaşımlar tek başına yetmez. O çocuğun okula rahatça gidebileceği ortamlar ve şartlar yaratmak için çalışacağım. Okul toplumsal Hizmetleri, Çocuk İzleme Merkezleri’ni daha gerçekçi ve uygulanabilir çocuğun üstün faydası unsurunu gözeterek uygulanabilir hale getireceğim. Kısaca yoksulluğu önlemek için bilhassa toplumsal hizmet uzmanlarının çocuğun, bayanın, yaşlının, engellinin vb. olduğu her alanda var olmaları için elimden gelen çabayı göstereceğim. Tekrar, psikolog, diyetisyen, sosyolog arkadaşlarım bu alanlarda olmazsa olmazlar.
Seçimlere kısa bir müddet kala Türkiye’nin içinden geçtiği günlerle ilgili fikirleriniz neler?
Her türlü provokasyona, manipülasyona, ayrıştırmaya karşı daha yavuz bir Türkiye; daha mert, daha umutlu gençler, bayanlar var. 15 Mayıs’ta her şey çok hoş olacak.